Mehmet Öner
Maliye Bakanlığı Eski Baş Hesap Uzmanı
Yeminli Mali Müşavir
Bolu Kartalkaya’da yanan otelde 78 canımızı kaybetmenin acısı hepimizin yüreğini yaktı. Tarifi mümkün olmayan bir şok yaşıyoruz hepimiz. Ölenlere rahmet, geride kalan tüm yakınlarına ve Türkiye’ye baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.
Daha 8 yaşında bir çocukken televizyonda izlediğim, 49 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Yiba çarşısı yangınını hatırladım bu yangını televizyonda görünce. O yıllarda görüntü seçimi konusunda hassasiyetler oluşmadığından, TRT haberlerinde yanmış cesetlerin görüntülerini izlemiştim. Bu travma ile olay hala zihnimde, unutamıyorum. Kartalkaya yangınını televizyonda görünce “Hiçbir olaydan ders almıyoruz. Tarih Türkiye için hataların tekrarından ibaret maalesef” dedim kendi kendime.
Yangınla ilgili çok konuşuldu, yazıldı, sorumlular aranıyor. Ben olayın sorumlular, yetkinin kimde olduğu tarafını bir tarafa bırakarak, daha Bolu İtfaiye Müdürlüğü’nün otelin eksiklikleri tespit ettiğinde, itfaiye raporu kime sunulmak üzere istenmişse, o birime olumsuz raporu bildirmesi gerektiğini düşünüyorum. Devlet ciddiyeti ve kamu görevi, kamu sorumluluğu bunu gerektirir. Bu bildirim yapılsa idi belki de bugün bu acıyı yaşamayacaktık.
Bire bir aynı örnek olmasa da; kamu görevlisinin bilgisine giren, devletin başka bir biriminin bilmesi gereken önemli bir eksikliği diğer birime bildirmesi gerektiği sorumluluğuna ilişkin yaşadığım önemli bir örnekten bahsedeceğim.
Gelir İdaresinde elektronik uygulamalardan sorumlu grup başkanı olduğum dönemde Amerika merkezli dünyanın önemli bankalarından birisi “vergi tahsil yetkisi” için başvurmuştu. Göreve başladığım iki yada üçüncü ayda ilgili şube konuyu bana iletti; teknik tüm çalışmaların tamam olduğunu ve İstanbul’daki Türkiye merkezlerini ziyaretimiz sonrası iznin verilebileceğini bildirdiler.
İstanbul’daki Türkiye merkezi ziyareti sırasında bankanın verilerinin nerde saklandığını sordum. “Biz global bir bankayız. Dünyada verilerimiz yalnızca Boston, İrlanda ve Polonya’da saklanır” cevabını verince yetkililer “Yani Türkiye’de yaptığınız işlemlere ait veriler Türkiye’de yok mu?” deyince ortalık buz kesti. “Peki Ankara’ya bir dönelim bakalım” diyerek ayrıldık bankadan.
Ankara’ya dönünce ilk işim, görevim olmamasına rağmen, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu’na yazı yazmak oldu. Özetle “Siz bu bankanın verilerinin Türkiye’de olmadığını bilerek mi bankacılık izni verdiniz?” dedim ve tabi ki bankanın vergi tahsil iznini imzalamadım. Bu yazının amacı “veriler Türkiye’de değilse vergi tahsilatı yetkisi verilemez; mevduata devletçe verilen güvence sebebiyle bu banka batarsa devlet çok zor durumda kalır” ilgili birim olarak durumdan haberiniz ve bilginiz olsun idi. Yaptığım şey “durumdan vazife çıkarmak” değil, devlet bütünlüğü içinde sorumlu davranmaktı.
Ve tabi ortalık karıştı beklendiği gibi. BDDK “bilgi güvenliği birimi oluşturuyoruz, konu gündemimizde” anlamında ifadelerle dolu bir cevap yazısı gönderdi. Bu yazıdan anladım ki mesaj alınmıştı. Akabinde Gelir İdaresi Başkanımız Osman Arıoğlu beni aradı. Telefonda “Seni bakana şikayet etmiş banka bir bürokrat işimize taş koyuyor diyerek. İşin aslı nedir?” diye gülerek benim bir yanlışlık yapmayacağımı bilir tarzda sordu. Konuyu anlatınca “Doğrusunu yapıyorsun. Ben bakana konuyu izah ederim” dedi.
İlerleyen aylarda bu global banka dünyada 4. Veri merkezini Türkiye’de kurdu ve vergi tahsil iznini aldı. Konuyu bilen meslektaşlarım “BDDK’ya ödeme sistemleri vb. herhangi bir kuruluş izni için başvurduğumuzda ilk sordukları soru veriler Türkiye’de mi oluyor” diye anlatıyorlar. Anladım ki yazdığım yazı amacına ulaşmış.
Düşmez kalkmaz bir Allah. Dünyanın en büyük bankalarından biri de olsa bir gün batabilir. Nitekim 2008 yılında bırakın batmayı, sarsılmaz denen Lehman Brothers 613 milyar dolar borçla battı. Yabancı bir bankanın battığında mevduata verilen garanti sebebiyle ödenmesi gereken tutarın tespiti aşamasında Türkiye’de veri olmadığının anlaşılmasını kimse izah edemez.
Devlet bir bütündür. Yangın, deprem, terör gibi konularda devletin bir biriminin bilgisine giren konuyu bilgi sahibi birim ilgili ve konuyu çözecek birime iletmek zorundadır. Türk Ceza Kanunu’nun 279. Maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrendiğinde ilgili makama bildirmesini gerektiren düzenlemenin biraz daha geniş yorumlanması gerekir. Bolu İtfaiye Müdürlüğü otelin eksikliklerini tespit ettiğinde, itfaiye raporu kime sunulmak üzere istenmişse, o birime olumsuz raporu bildirseydi belki de bugün bu acıyı yaşamayacaktık.
Bir örnek te yerelden; Bakırköy Vergi Dairesi 2003 yılında tüm çalışanlarıyla 137 İlk Adım Kalite Çemberi'ne Vergi Barışı kapsamında kira gelirlerinin vergilendirilmesi konusunda destek vererek örnek bir çalışma gerçekleştirdi. Güzel günlerdi, güzel ülkemizin güzel insanlarına harcanacak kamu kaynaklarının toplanmasında ayrıca sorumluluk alarak hep birlikte çalıştık, yorulmadık hiç. Şimdi bizlere bahtiyarlığı kaldı...
Hasan ERDEMİR (E. Vergi Dairesi Müdür Yardımcısı)